أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا فِي أَنفُسِهِمْ مَا خَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَأَجَلٍ مُّسَمًّى وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ بِلِقَاء رَبِّهِمْ لَكَافِرُونَ
e ve lem yetefekkerû
ve tefekkür etmiyorlar mı, düşünmüyorlar mı
fî enfusi-him
kendi nefsleri hakkında
mâ halaka
yaratmadı
allâhu
Allah
es semâvâti
semalar, gökler
ve el arda
ve arz, yeryüzü, yer
ve mâ
ve şeyler
beyne-humâ
ikisinin arasında
illâ
den başka
bi el hakkı
hak ile
ve ecelin
ve ecel, zaman, süre
musemmen
isimlendirilmiş, belirlenmiş
ve inne
ve muhakkak
kesîran
çok
min en nâsi
insanlardan
bi likâi
mülâki olmayı, Allah'a ulaşmayı
rabbi-him
onların Rab'leri
le
elbette, mutlaka, kesin olarak
kâfirûne
inkâr edenler