وَإِن مَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ
ve in mâ
ve eğer, şâyet, ya (veya)
nuriyenne-ke
sana gösteririz
ba'da
bazı, bir kısmı
ellezî neidu-hum
onlara vaadettiğimizi
ev neteveffeyenne-ke
veya seni vefat ettiririz
fe innemâ
sadece
aleyke el belâgu
tebliğ senin üzerine
ve aleynâ el hisâbu
ve hesap bizim üzerimize, bize ait