لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا
lâ yesmeûne
işitmezler
fî-hâ
orada
lagven
boş söz
illâ
ancak, sadece
selâmen
selâm
ve lehum
ve onlar için, onlara, onların vardır
rızku-hum
onların rızıkları
fîhâ
orada
bukreten
sabah, sabahleyin
ve aşiyyen
ve akşam, akşamleyin