سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ فَإِن جَآؤُوكَ فَاحْكُم بَيْنَهُم أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن يَضُرُّوكَ شَيْئًا وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُم بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
ve min-hum
kulak verenler, çok iyi dinleyenler
li el kezibi
yalanı
yestemiûne
haramı çok yiyenler
fe
bundan sonra, sonra
in câu-ke
eğer sana gelirlerse
fahkum (fe uhkum)
o taktirde hükmet, hüküm ver
beyne-hum
onların aralarında
ev a'rıd an-hum
veya onlardan yüz çevir
ve in tu'rıd an-hum
ve eğer onlardan yüz çevirirsen
fe len yadurrû-ke
artık onlar sana asla zarar veremezler
şey'en
birşey
ve in hakemte
ve eğer hükmedersen
fahkum (fe uhkum)
o taktirde hükmet,hüküm ver
beyne-hum bi el kısti
aralarında adalet ile
inne allâhe
muhakkak ki Allâh (c.c.)
yuhıbbu
sever
el muksıtîne
muksıtîn olanlar, âdil, adâletli olanlar