إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ
innemâ
fakat, ancak, sadece
el mu'minûne
mü'minler
ellezîne
onlar, olanlar
âmenû
âmenû oldular, inandılar
bi allâhi
Allah'a
ve resûli-hî
ve onun resûlü
summe
sonra
lem yertâbû
şüphe etmediler
ve câhedû
ve cihad edenler
bi emvâli-him
mallarıyla
ve enfusi-him
ve canları, nefsleri
fî sebîli allâhi
Allah'ın yolunda
ulâike
işte onlar
hum
onlar
es sâdikûne
sadık olanlar, sadıklar