قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
kâlet(i)
dedi(ler)
el a'râbu
Bedevî Araplar
amennâ
biz îmân ettik, âmenû olduk
kul
de, söyle
lem tû'minû
âmenû olmadınız, Allah'a ulaşmayı dilemediniz
ve lâkin
ve lâkin, ama, fakat
kûlû
deyin, söyleyin
eslem-nâ
İslâm olduk, teslim olduk
ve lemmâ yedhuli
ve henüz dahil olmadı, girmedi
el îmânu
îmân
fî kulûbi-kum
kalplerinize
ve in
ve eğer
tutîû allâhe
Allah'a itaat edersiniz
ve resûle-hu
ve onun resûlü
lâ yelit-kum
size (sizden) eksiltmez
min a'mâli-kum
sizin amellerinizden
şey'en
bir şey
inne allâhe
muhakkak ki Allah
gafûrun
mağfiret edendir
rahîmun
rahîm olan, rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen