وَإِن كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَى مَيْسَرَةٍ وَأَن تَصَدَّقُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
ve
ve
in
eğer
kâne
oldu
zû
sahip
usratin
darlık, zorluk
fe
o taktirde, o halde
naziratun
(bekleyerek) beklemek
ilâ
... e kadar
meyseretin
kolaylık, bolluk
ve
ve
en tesaddekû
sadaka etmeniz
hayrun
(daha) hayırlı
lekum
sizin için
in kuntum
eğer siz, iseniz
ta'lemûne
biliyorsunuz