الَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الأَرْضِ أُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
ellezîne
onlar
yenkudûne
nakzederler, bozarlar
ahdallâhi (ahdi allâhi)
Allah'ın ahdi
min ba'di
sonradan, sonra
mîsâkı-hi
onun misakı (ruhunu Allah'a
ve yaktaûne
ve keserler
mâ
şey
emera
emretti
allâhu
Allah
bi-hi
ona
en yûsale
ulaştırmak
ve yufsidûne
ve fesat çıkarırlar
fî el ardı
yeryüzünde
ulâike
işte onlar
hum-(u)
onlar
el hâsirûne
kendilerine yazık edenler, hüsranda olanlar (kazandıkları pozitif dereceler,