وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ إِلاَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنْهُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
ve min haysu
ve nereden
harecte
sen çıktın
fe
o zaman
velli
dön, çevir
veche-ke
yüzünü
şatra
yön
el mescidi el harâmi
Mescid-i Haram
ve haysu
ve nerede
mâ kuntum
siz oldunuz (bulundunuz)
fe
o zaman, hemen
vellû
dönün, çevirin
vucûhe-kum
yüzleriniz
şatra-hu
onun tarafına, o tarafa
li ellâ yekûne
olmaması için
li en nâsi
insanlara, insanların
aleykum
sizin üzerinize, size
huccetun
hüccet, delil
illâ
ancak, hariç
ellezîne
o kimseler, onlar
zalemû
zulmettiler
min-hum
onlardan
fe
artık, o zaman
lâ tahşev-hum
onlardan korkmayın
vahşev-nî
benden korkun
ve li utimme
ve tamamlamam için
ni'metî
ni'metimi
aleykum
size, sizin üzerinize
ve lealle-kum
ve umulur ki siz, böylece siz
tehtedûne
hidayete erersiniz