الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمْ وَإِنَّ فَرِيقاً مِّنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
ellezîne
o kimseler, onlar
âteynâ-hum
onlara verdik, getirdik
el kitâbe
kitap
ya'rifûne-hu
onu tanırlar, bilirler
kemâ
gibi
ya'rifûne
tanırlar
ebnâe-hum
oğullarını
ve inne
ve hiç şüphesiz, muhakkak ki
ferîkan
bir fırka, bir grup
min-hum
onlardan
le
elbette, mutlaka
yektumûne
gizlerler
el hakka
hakkı
ve hum
ve onlar
ya'lemûne
biliyorlar