وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا
ve mâ
ve olmadı, olmaz
kâne
oldu
li mu'minin
mü'min bir erkek için
ve lâ
ve yoktur
mu'minetin
mü'min bir kadın
izâ kada allâhu
Allah hükmettiği zaman
ve resûlu-hû
ve onun resûlü
emren
emir, durum, hal
en yekûne
olması
lehum
onlar için
el hıyeretu
seçme, tercih
min emri-him
onların emrinden, onların işlerinden
ve men
ve kim
ya'sıllâhe
Allah'a asi olmak, itaat etmemek
ve resûle-hu
ve onun resûlü
fe
artık, o taktirde
kad
oldu, olmuştu
dalle
dalâlette, saptı
dalâlen
dalâlet, sapıklık
mubînen
açıkça, apaçık