أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ إِنِ افْتَرَيْتُهُ فَلَا تَمْلِكُونَ لِي مِنَ اللَّهِ شَيْئًا هُوَ أَعْلَمُ بِمَا تُفِيضُونَ فِيهِ كَفَى بِهِ شَهِيدًا بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
em
mi, yoksa, veya
yekûlûne
derler, diyorlar
ifterâ-hu
onu uydurdu
kul
de
in iftereytu-hu
eğer onu uydursaydım
fe
o zaman, o taktirde
lâ temlikûne
siz tutamazsınız, mani olamazsınız
lî
bana
min allahi
Allah'tan
şey'en
bir şey
huve
o
a'lemu
daha iyi bilir, en iyi bilir
bi mâ
şeyi, şeyleri
tufîdûne
taşkınlık yapıyorsunuz, lâfa dalıyorsunuz
fî-hi
onun hakkında
kefâ
kâfi, yeter
bi-hi
ona
şehîden
şahit olarak
beynî ve beyne-kum
benimle sizin aranızda
ve huve
ve o
el gafûr
gafurdur
er rahîmu
rahîmdir