إِنَّمَا السَّبِيلُ عَلَى الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ وَهُمْ أَغْنِيَاء رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ الْخَوَالِفِ وَطَبَعَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ
innemâ
ancak, sadece, fakat
es sebîlu
yol, vesile
alâ
üzerine
ellezîne yeste'zinûne-ke
senden izin isteyen kimseler
ve hum
ve onlar
agniyâu
zenginler
radû
razı oldular
bi en yekûnû
olmaya
mea el havâlifi
(savaşa katılmayıp) geride kalanlarla beraber
ve tabea allâhu
ve Allah tabetti, mühürledi
alâ
üzerini
kulûbi-him
onların kalpleri
fe hum
böylece onlar
lâ ya'lemûne
bilmezler, bilemezler