إِن تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا وَإِن تَظَاهَرَا عَلَيْهِ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلَاهُ وَجِبْرِيلُ وَصَالِحُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمَلَائِكَةُ بَعْدَ ذَلِكَ ظَهِيرٌ
in
eğer, ise, keşke olsa
tetûbâ
siz ikiniz tövbe etseniz (ki, mutlaka etmelisiniz)
ilâ allâhi
Allah'a
fe kad
çünkü olmuştu
sagat
meyletti, kaydı
kulûbu-kumâ
ikinizin kalpleri
ve in
ve eğer
tezâherâ
yardımlaşırsanız
aleyhi
ona (karşı)
fe
o zaman, o taktirde
inne
muhakkak
allâhe
Allah
huve
o
mevlâ-hu
onun mevlâsı
ve cibrîlu
ve Cibril
ve sâlihu
ve salih olanlar
el mu'minîne
mü'minler
ve el melâiketu
ve melekler
ba'de zâlike
bundan sonra
zahîrun
yardımcı