وَمَا آتَيْتُم مِّن رِّبًا لِّيَرْبُوَ فِي أَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُو عِندَ اللَّهِ وَمَا آتَيْتُم مِّن زَكَاةٍ تُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُضْعِفُونَ
ve mâ âteytum
ve size verdiğiniz şey
min riben
ribadan, faizden
li yerbuve
artsın diye
fî
içinde
emvâli
mallar
en nâsi
insanlar
fe
üstünlükten (bir üstünlük)
fe zûkû el azâbe
artmaz
indallâhi (inde allâhi)
Allah'ın katında
ve mâ âteytum
ve sizin verdiğiniz şey
min zekâtin
zekâttan
turîdûne
istersiniz
vechallâhi (veche allâhi)
Allah'ın vechi, yüzü
fe
böylece
ulâike
işte bunlar
onlar
el mudıfûne
kat kat arttıranlar