وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً فَرِحُوا بِهَا وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ
ve izâ ezaknâ
ve tattırdığımız zaman
en nâse
insan
rahmeten
bir rahmet
ferihû
sevinirler, ferahlanırlar
bihâ
ona, onunla
ve in
ve eğer
tusıb-hum
onlara isabet eder
seyyietun
kötülük
bimâ
şey sebebiyle
kaddemet
takdim etti
eydî-him
onların elleri
izâ
o zaman
hum
onlar
yaknetûne
ümitsizliğe düşerler