وَدُّواْ لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُواْ فَتَكُونُونَ سَوَاء فَلاَ تَتَّخِذُواْ مِنْهُمْ أَوْلِيَاء حَتَّىَ يُهَاجِرُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدتَّمُوهُمْ وَلاَ تَتَّخِذُواْ مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلاَ نَصِيرًا
veddû
istediler
lev
keşke, olsa, ise
tekfurûne
inkâr edersiniz
kemâ
gibi
keferû
inkâr ettiler, kâfir oldular
fe
böylece
tekûnûne
siz olursunuz
sevâen
eşit, müsavi, bir, aynı seviyede
fe
artık
lâ tettehızû
edinmeyin
min-hum
onlardan
evliyâe
veliler, dostlar
hattâ
... oluncaya kadar
yuhâcirû
hicret ederler
fî
içinde, ...'da
sebîli allâhi
Allah'ın yolu
fe
bundan sonra
in
eğer
tevellev
dönerler, yüz çevirirler
fe
o taktirde
huzû-hum
onları tutun, yakalayın
ve uktulû-hum
ve onları öldürün
haysu
nerede, hangi yerde
vecedtumû-hum
onları buldunuz
ve
ve
lâ tettehızû
siz edinmeyin
min-hum
onlardan
veliyyen
veli, dost
ve lâ
ve yok, değil, olmaz
nasîran
yardımcı