وَقَوْلِهِمْ إِنَّا قَتَلْنَا الْمَسِيحَ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ اللّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَكِن شُبِّهَ لَهُمْ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُواْ فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مَا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِلاَّ اتِّبَاعَ الظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًا
ve kavli-him
ve onların sözleri
innâ
muhakkak ki biz
katelnâ
biz öldürdük
el mesîha
Mesih (Hz. İsa)
îsâ ibne meryeme
Meryem'in oğlu İsa
resûle
resûl
allâhi
Allah
ve
ve
mâ katelû-hu
onu öldürmediler
ve
ve
mâ salebû-hu
onu asmadılar
ve lâkin
ve lâkin, fakat
şubbihe
benzetildi, benzer olarak gösterildi
lehum
onlara
ve inne
ve muhakkak
ellezîne
onlar, olanlar
ıhtelefû
ihtilafa, anlaşmazlığa, ayrılığa düştüler
fî-hi
onda. onun hakkında
le fî şekkin
mutlaka şüphe içindeler
min-hu
ondan
mâ....(illâ)
...'den başka olmadı
lehum
onların
bi-hî
onunla
min ilmin
ilimden, bilgiden
(mâ)....illâ
...'den başka olmadı
ittibâa
tâbî oldular, uydular
ez zanni
zan
ve
ve
mâ katelû-hu
onu öldürmediler
yakînen
kesinlikle