تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
tilke
bu, işte bunlar
hudûdu
hudutlar
allâhi
Allah
ve men
ve kim
yutıı
itaat eder
allâhe
Allah
ve resûle-hu
ve O'nun Resûlü, elçisi
yudhıl-hu
onu dahil eder, koyar
cennâtin
cennetler
tecrî
akar
min tahti-hâ
onun altından
el enhâru
nehirler
hâlidîne
ebedi kalacak olanlar
fî-hâ
onun içinde, orada
ve zâlike
ve işte bu, bu
el fevzu
fevz, kurtuluş
el azîmu
büyük, en büyük