يُنبِتُ لَكُم بِهِ الزَّرْعَ وَالزَّيْتُونَ وَالنَّخِيلَ وَالأَعْنَابَ وَمِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
yunbitu
bitirir, yetiştirir
lekum
sizin için
bihi ez zer'a
onunla ekin
ve ez zeytûne
ve zeytinler
ve en nahîle
ve hurmalıklar
ve el a'nâbe
ve üzümler, bağlar
ve min kulli es semerâti
ve meyvelerin (ürünlerin) her türlüsünden
inne
muhakkak, şüphesiz
fî zâlike
bunda vardır
le âyeten
mutlaka, elbette âyet (delil)
li kavmin
bir kavim için, bir topluluk için
yetefekkerûne
tefekkür ederler