إِنَّمَا جَزَاء الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا أَن يُقَتَّلُواْ أَوْ يُصَلَّبُواْ أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم مِّنْ خِلافٍ أَوْ يُنفَوْاْ مِنَ الأَرْضِ ذَلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
innemâ
ancak
cezâû
ceza
ellezîne yuhâribûne
o harp edenler, savaşanlar
allâhe ve resûle-hu
Allâh (cc.) ve O'nun Resulu ile
ve yes'avne fî el ardı
ve yeryuzunde çalışırlar
fesâden
fesad - bozgun
en yukattelû
öldürülmeleri
ev yusallebû
veya asılmaları
ev tukattaa eydî-him
veya ellerinin kesilmesi
ve erculu-hum
ve ayaklarının
min hılâfin
çaprazdan
ev yunfev
veya sürülmeleri
min el ardı
o yerden
zâlike lehum
bu onların
hızyun fî ed dunyâ
dünyada bir rezillik
ve lehum fî el âhırati
ve onlar için âhirette vardır
azâbun azîmun
büyük azap