ذَلِكَ أَدْنَى أَن يَأْتُواْ بِالشَّهَادَةِ عَلَى وَجْهِهَا أَوْ يَخَافُواْ أَن تُرَدَّ أَيْمَانٌ بَعْدَ أَيْمَانِهِمْ وَاتَّقُوا اللّهَ وَاسْمَعُواْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
zâlike ednâ
bu en yakın, en iyi, daha iyi
en ye'tû
gelmek, gelmesi
bi eş şehâdeti
şehâdet ile
alâ vechi-hâ
onunla yüzyüze
ev yehâfû
veya korkmaları
en turadde
reddedilmek
eymânun
yeminler
ba'de eymâni-him
onların yeminlerinden sonra
ve ittekû allâhe
ve Allâh'a (cc.) karşı takvâ sahibi olun
ve ismeû
ve dinleyin, işitin!
ve allâhu
ve Allâh'a (cc.)
lâ yehdî
hidâyete erdirmez
el kavme
kavim, topluluk
el fâsikîne
fâsıklar