إِنَّ اللَّهَ عِندَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَّاذَا تَكْسِبُ غَدًا وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
innallâhe (inne allâhe)
muhakkak ki Allah
inde-hu
onun yanında, katında
ilmu es sâati
saatin ilmi, bilgisi
ve yunezzilu
ve indirir
el gayse
yağmur
ve ya'lemu
ve bilir
mâ
şey
fî el erhâmi
rahimlerde
ve mâ tedrî
ve idrak etmez, idrak edemez, bilmez, bilemez
nefsun
nefs, kişi, kimse
mâzâ
ne(ler)
teksibu
kazanır
gaden
yarın
ve mâ tedrî
ve idrak etmez, idrak edemez, bilmez, bilemez
nefsun
nefs, kişi, kimse
bi eyyi
hangi, nerede
ardın
arz, yeryüzü
temûtu
ölür
innallâhe (inne allâhe)
muhakkak ki Allah
alîmun
en iyi bilen
habîrun
haberi olan, haberdar