خَلَقَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَأَلْقَى فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَابَّةٍ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ
halaka
yarattı, halketti
es semâvâti
semalar, gökler
bi gayri
olmadan, olmaksızın
amedin
direkler
terevne-hâ
onu görüyorsunuz
ve elkâ
ve attı, yerleştirdi, oluşturdu
fî el ardı
arzda, yeryüzünde
revâsiye
sabit ve yüksek dağlar
en temîde
sarsar diye (sarsmasın diye)
bi-kum
sizin için
ve besse
ve yaydı
fî-hâ
orada
min
den, dan
kulli
her, hepsi
dâbbetin
yürüyen hayvan
ve enzelnâ
ve biz indirdik
min es semâi
semadan, göklerden
mâen
su
fe
böylece
enbetnâ
nebat (bitki) yetiştirdik
fî-hâ
orada
min
den, dan
kulli
her, hepsi
zevcin
eş, çift
kerîmin
kerim, güzel, çok, ikram edilen