تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ
tilke
bu, işte bu
ed dâru el âhiretu
ahiret diyarı, ahiret yurdu
nec'alu-hâ
onu kılarız
li ellezîne
onlara
lâ yurîdûne
istemezler
uluvven
üstünlük
fî el ardi
yeryüzünde
ve lâ
ve olmaz, değil
fesâden
fesat
ve el âkibetu
ve akıbet, sonuç
li el muttekîne
takva sahiplerinin