وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
ve mâ erselnâ
ve göndermedik
kable-ke
senden önce
min el murselîne
resûllerden
illâ
ancak, den başka
inne-hum
muhakkak onlar
le ye'kulûne
mutlaka, gerçekten yerler
et taâme
yemek
ve yemşûne
ve yürürler
fî el esvâkı
çarşılarda
ve cealnâ
ve kıldık, yaptık
ba'da-kum
sizden bir kısmını
li ba'dın
bir kısmına
fitneten
bir fitne, bir imtihan
e tasbirûne
sabredecek misiniz
ve kâne
ve oldu, ...dır
rabbu-ke
senin Rabbin
basîren
en iyi gören