لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ وَمَن يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَن يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا أَلِيمًا
leyse
değil
alâ
... e, üzerine
el a'mâ
âmâ, kör
haracun
güçlük, zorluk, vebal
velâ
yoktur
alâ
üzerlerine
el a'reci
aksak, topal
haracun
güçlük, zorluk, vebal
ve lâ
ve yoktur
alâ
... e, üzerine
el marîdı
hasta
haracun
güçlük, zorluk, vebal
habîren
haberdar (haberi olma)
ve men
ve kim
yutıa
itaat eder
allâhe
Allah
ve
ve
resûle-hu
onun resûlü
yudhil-hu
onu dahil eder, koyar
cennâtin
cennetler
tecrî
akar
min
dan
tahti-hâ
onun altı
enhâru
nehirler
ve
ve
men
kim
yetevelle
yüz çevirir, döner
yuazzib-hu
onu azaplandırır, ona azap eder
azâben
azap
elîmen
elîm, acı