وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
ve
ve
ellezîne âmenû
âmenû olan kimseler
ve hâcerû
ve hicret ettiler
ve câhedû
ve cihad ettiler
fî sebîli allâhi
Allah'ın yolunda
ve
ve
ellezîne âvev
o kimseler ki barındırdılar, himaye ettiler
ve nasarû
ve yardım ettiler
ulâike
işte onlar
hum el mu'minûne
onlar mü'minlerdir
hakkân
hak olan, gerçek olan
lehum
onlara, onlar için vardır
magfiratun
mağfiret
ve rızkun
ve rızık (vardır)
kerîmun
kerim, bol