وَإِذَا رَأَيْتَ الَّذِينَ يَخُوضُونَ فِي آيَاتِنَا فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتَّى يَخُوضُواْ فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ وَإِمَّا يُنسِيَنَّكَ الشَّيْطَانُ فَلاَ تَقْعُدْ بَعْدَ الذِّكْرَى مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
ve izâ
ve olduğu zaman
raeyte
sen gördün
ellezîne
o kimseler, onlar
yahûdûne
(konuşmaya) dalarlar
fî âyâti-nâ
âyetlerimiz hakkında
fe a'rıd
artık yüz çevir
an-hum
onlardan
hattâ
oluncaya kadar
yahûdû fî hadîsin
söze dalarlar (söze geçerler)
gayri-hi
ondan başka
ve immâ
ve amma
yunsiyenne-ke
sana unutturur
eş şeytânu
şeytan
fe lâ tak'ud
artık oturma
ba'de
sonra
ez zikrâ
zikir, hatırlama
mea el kavmi
kavim ile, topluluk ile beraber
ez zâlimîne
zalimler