وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُواْ بِهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَنَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
ve nukallibu
ve çeviririz, döndürürüz
ef'idete-hum
onların fuad hassaları (nefslerinin kalbinin idrak hassaları)
ve ebsâra-hum
ve onların basiretleri, kalp gözünün görme hassaları
kemâ
gibi
lem yu'minû
îmân etmediler, mü'min olmadıla, inanmadılar
bi-hi
ona
evvele
evvel, ilk
merratin
defa
ve nezeru-hum
ve onları terkederiz
fî
içinde
tugyâni-him
tuğyanları, taşkınlıkları
ya'mehûne
bocalıyorlar, şaşırıyorlar