قَدْ جَاءكُم بَصَآئِرُ مِن رَّبِّكُمْ فَمَنْ أَبْصَرَ فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَا وَمَا أَنَاْ عَلَيْكُم بِحَفِيظٍ
kad
oldu, olmuştu
câe-kum
size geldi
basâiru
basiretler, basarlar (görme yeteneği)
min rabbi-kum
Rabbinizden
fe men
artık kim
ebsara
(kalp gözü ile) gördü
fe li nefsi-hi
artık, onun lehinedir, kendi nefsi içindir
ve men
ve kim
amiye
kör olursa, kör kalırsa
fe aleyhâ
o zaman onun aleyhinedir (sorumluluğu onun üzerinedir)
ve mâ ene aleykum
ve ben sizin üzerinize ... değilim
bi hafîzin
gözeten, muhafız