قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
kâlû
dediler
subhâne-ke
sen sübhansın, seni tenzih ederiz
lâ
yoktur, değil, olmaz
ilme
ilim, bilgi
lenâ
bizim
illâ
den başka, sadece
mâ
şey
allemte-nâ
sen bize öğrettin
inne-ke
muhakkak ki sen
ente
sen
el alîmu
en iyi bilen
el hakîmu
hüküm ve hikmet sahibi