1. Kuran
  2. BAKARA Suresi
  3. 249. Ayeti

فَلَمَّا فَصَلَ طَالُوتُ بِالْجُنُودِ قَالَ إِنَّ اللّهَ مُبْتَلِيكُم بِنَهَرٍ فَمَن شَرِبَ مِنْهُ فَلَيْسَ مِنِّي وَمَن لَّمْ يَطْعَمْهُ فَإِنَّهُ مِنِّي إِلاَّ مَنِ اغْتَرَفَ غُرْفَةً بِيَدِهِ فَشَرِبُواْ مِنْهُ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمْ فَلَمَّا جَاوَزَهُ هُوَ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ قَالُواْ لاَ طَاقَةَ لَنَا الْيَوْمَ بِجَالُوتَ وَجُنودِهِ قَالَ الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلاَقُو اللّهِ كَم مِّن فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللّهِ وَاللّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ

  • fe lemmâ

    böylece olduğu zaman

  • fesale

    ayrıldı

  • tâlûtu

    Talut

  • bi

    ile

  • el cunûdi

    askerler, ordu

  • kâle

    dedi

  • inne

    muhakkak

  • allâhe

    Allah

  • mubtelî-kum

    sizi imtihan edecek

  • bi en neherin

    bir nehir ile

  • fe

    artık, bundan sonra , o taktirde

  • men

    kim

  • şeribe

    içti

  • min-hu

    ondan

  • fe

    artık, bundan sonra, o taktirde

  • leyse

    değil

  • min-nî

    benden

  • ve men

    ve kim

  • lem yat'am-hu

    ona doymaz

  • fe

    artık, bundan sonra, o taktirde

  • inne-hu

    muhakkak ki o

  • min-nî

    benden

  • illâ

    ancak, sadece, hariç

  • men igterafe

    avuçlayan kimse

  • gurfeten

    bir avuç

  • bi yedi-hi

    kendi eliyle

  • fe

    artık, bundan sonra, o taktirde, fakat

  • şeribû

    içtiler

  • min-hu

    ondan

  • illâ

    ancak, sadece, hariç

  • kalîlen

    az, pek az

  • min-hum

    onlardan

  • fe

    bundan sonra, fakat, nitekim

  • lemmâ

    olunca

  • câveze-hu

    onu(karşıdan karşıya) geçtiler

  • huve

    o

  • ve ellezîne

    ve onlar

  • âmenû

    âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)

  • mea-hu

    onunla beraber

  • kâlû

    dediler

  • lâ tâkate

    takat, güç yok

  • lenâ

    bizim

  • el yevme

    bugün

  • bi câlûte

    Calut ile, Calut'a karşı

  • ve cunûdi-hi

    ve onun askerleri (ordusu ile)

  • kâle

    dedi

  • ellezîne

    onlar

  • yezunnûne

    yakîn hasıl edenler, kesin olarak bilenler

  • enne-hum

    onların ..... olduğunu

  • mulâkû

    mülâki olanlar, kavuşanlar

  • allâhi

    Allah

  • kem

    kaç tane, nice

  • min fietin

    topluluk(lar)dan

  • kalîletin

    az, pek az

  • galebet

    gâlip oldu, üstün geldi

  • fieten

    topluluk, grup

  • kesiraten

    çok

  • bi izni

    izni ile

  • allâhi

    Allah

  • ve allâhu

    ve Allah

  • mea

    beraber

  • es sâbirîne

    sabredenler

BAKARA suresi - 249. ayeti mealleri

  • Abdulbaki Gölpınarlı

    Tâlût, orduyla harekete geçince dedi ki: Allah sizi bir ırmakla sınayacak. Kim o ırmağın suyundan içerse benden değil, onu tatmayan benden. Yalnız eliyle bir avuç su alana söz yok. Irmağa gelince hemen hepsi içti, içlerinden pek azı içmedi. Tâlût ve onunla berâber bulunan inananlar, o ırmağı geçince, bizim bugün Câlût'la ordusuna karşı duracak takatimiz yok dediler. Allah'a kavuşacaklarını umanlarsa nice azlık taife vardır ki dediler, Allah'ın izniyle çokluk taifeye üst olmuştur, Allah sabredenlerledir.
  • Abdullah Parlıyan

    Ve Tâlût ordusuyla yola koyulduğunda dedi ki: “Allah sizi şimdi bir nehirle imtihan edecek, ondan içen benden değildir, ama onu tatmayan bendendir, ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affedilmiş olacaktır.” İçlerinden pek azı hariç, hepsi ondan doya doya içtiler. Nihayet Tâlût ve kendisiyle beraber inananlar ırmağı geçince dediler ki: “Câlût ve kuvvetlerine karşı koyacak bugün hiç gücümüz yok.” Ama kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: “Sayıca az nice topluluklar var ki; Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir. Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir” diye cevap verdiler.
  • Adem Uğur

    Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.
  • Ahmed Hulusi

    Talut, ordusuyla yola çıktığında (askerlerine) dedi ki: "Muhakkak Allâh sizi bir nehir ile sınayacaktır. Kim ondan içerse benden değildir. Kim ondan tatmazsa o da bendendir. Eliyle bir avuç kadar alan müstesna". . . Fakat içlerinden pek azı hariç, ondan içtiler. Ne zaman ki O ve beraberindekiler nehrin karşı yakasına geçtiler, "Calut ve ordusuna karşı savaşacak gücümüz kalmadı" dediler. Allâh'a kavuşacaklarını (imanları sebebiyle) özlerinden gelen (yakîn) ile bilenler ise: "Pek çok defa, az bir topluluk Allâh'ın izniyle (biiznillah), kendilerinden çok fazla topluluğu yenmiştir. Allâh dayananlar ile beraberdir" dediler.
  • Ahmet Tekin

    Tâlût askerî erkânı ve ordusu ile hareket edince:'Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim o nehirden su içerse benden değildir. Kim de o sudan tatmazsa işte o bendendir. Ancak herkes eliyle bir avuç su içebilir.' dedi.İçlerinden pek azı hariç, o nehre varır varmaz nehirden su içtiler. Tâlût ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde, nehri geçmeyenler:'Bizim bu gün Câlût ordusuna karşı duracak gücümüz yok' dediler. Allah’a kavuşacaklarına inanıp bilenler ise onlara:'Nice az topluluklar, Allah’ın iradesi, yardımı ve desteğiyle, nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah sabrederek savaşa devam edenlerle beraberdir.' dediler.
  • Ahmet Varol

    Talut askerlerle yola çıkınca: 'Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan tatmazsa işte o bendendir. Yalnız eliyle bir avuç avuçlayan müstesnadır' dedi. İçlerinden az bir kısım dışında hepsi ondan içtiler. O (Talut) ve onunla beraber bulunan iman etmiş kişiler ırmağı geçince, bunlar (emri tutmayıp ırmaktan su içenler): 'Bugün bizim Calut'a ve onun askerlerine karşı koyacak gücümüz yok' dediler. Kendilerinin Allah'a kavuşacakları kanaatini taşıyanlar ise: 'Nice az topluluk vardır ki, Allah'ın izniyle, kalabalık topluluğa üstün gelmiştir. Allah da sabredenlerle beraberdir' dediler.
  • Ali Bulaç

    Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."
  • Ali Fikri Yavuz

    Vaktaki Talût (Cihad yapmak için Kudüs’ten) askerleri ile ayrıldı, (ordusuna) şöyle dedi: “- Gerçekten Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan içmezse o benden (bana bağlı olanlardan) dır. Ancak eli ile alıp içenler müstesna (bu kadar içmelerine izin vardır). Nihayet nehire varır varmaz, askerlerden pek azı müstesna, ondan kana kana içtiler. Vaktaki Talût ile beraberindeki müminler o nehri geçtiler, beri tarafta kalıp nehri geçemiyenler: “- Bugün bizim Calût’a (zâlim düşman hükümdarına) ve ordusuna karşı koyacak tâkatımız yoktur” dediler. Ahirette Allah’ın rahmetine kavuşacaklarını kesin olarak bilen (o nehrin karşı tarafındaki Talût’a) bağlılar ise, şu cevabı verdiler: “- Allah’ın izniyle nice az bir topluluk, daha çok bir topluluğa üstün gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.”
  • Bayraktar Bayraklı

    Tâlût, kuvvetleriyle yola koyulduğunda, “Bakın” dedi; “Allah sizi bir nehirle imtihan edecek: Ondan içen benden olmayacak, onu tatmaktan sakınan ise benden olacaktır; ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affa mazhar olacaktır.” Ancak birkaçı dışında hepsi ondan içtiler. O ve ona inananlar nehri geçer geçmez ötekiler, “Câlût ve askerlerine karşı bugün hiç gücümüz yok” dediler. Kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler ise, “Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir; zira Allah güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir” diye cevap verdiler.
  • Bekir Sadak

    Talut orduyla birlikte ayrildiktan sonra, «Dogrusu Allah sizi bir irmakla deneyecektir, ondan icen benden degildir, onu tatmayan eliyle sadece bir avuc avuclayan mustesna suphesiz bendendir» dedi. Onlardan pek azi haric, sudan ictiler. Kendisi ve kendisiyle olan inananlar irmagi gecince, «Bugun Calut ve ordusuna karsi koyacak gucumuz yok» dediler. Kendilerinin Allah'a kavusacagini bilenler ise: «Nice az topluluk cok topluluga Allah'in izniyle ustun gelmistir, Allah sabredenlerle beraberdir» dediler.
  • Celal Yıldırım

    T â I û t orduyla beraber (işleri düzene koyup şehirden) ayrılıp çıkınca dedi ki: «Şüphesiz Allah bir ırmakla sizi deneyecektir; ondan su içen benden değildir; sadece ondan tatmayan bendendir. Ancak eliyle bir avuç alanlar müstesnadır (onlara izin vardır). Onlardan pek azının dışında diğerleri o sudan (doyasıya) içtiler. Ne vakit ki T â I û t ve beraberindeki mü'minler ırmağı geçtiler, (sağlam bir imân ve irfan sahibi olmayanlar), «Bugün C â I û t 'a ve ordusuna karşı (durup savaşacak) gücümüz yoktur» dediler. Allah'a kavuşacaklarını kesinlikle bilenler ise, «Nice az topluluk, çok topluluğa —Allah'ın İzniyle— üstün gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir» diyerek (teslimiyet ve tevekkül gösterdiler).
  • Cemal Külünkoğlu

    Tâlût (cihad etmek için Kudüs'ten) askerleri ile ayrılınca, (ordusuna) şöyle dedi: “Gerçekten Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan (bolca) içerse benden değildir. Eliyle sadece bir avuç alanlar dışında kim ondan içmezse o bendendir (bana bağlı olanlardandır). İçlerinden pek azı dışında, hepsi ırmaktan bolca içtiler. Tâlût ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) “Bugün bizim Calût'a (zalim düşman hükümdarına) ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yoktur” dediler. Ahirette Allah'ın rahmetine kavuşacaklarını kesin olarak bilen (o nehrin karşı tarafındaki Talût'a) bağlılar ise: “Nice az bir topluluk, Allah'ın izniyle daha çok olan bir topluluğa galip gelmiştir. (Unutmayın ki) Allah sabredenlerle beraberdir” dediler.
  • Diyanet İşleri (eski)

    Talut orduyla birlikte ayrıldıktan sonra, 'Doğrusu Allah sizi bir ırmakla deneyecektir, ondan içen benden değildir, onu tatmayan eliyle sadece bir avuç avuçlayan müstesna şüphesiz bendendir' dedi. Onlardan pek azı hariç, sudan içtiler. Kendisi ve kendisiyle olan inananlar ırmağı geçince, 'Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok' dediler. Kendilerinin Allah'a kavuşacağını bilenler ise: 'Nice az topluluk çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir' dediler.
  • Diyanet Vakfi

    Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.
  • Edip Yüksel

    Talut ordunun kumandasını alınca şunları bildirdi: 'ALLAH sizi bir ırmakla sınayacak. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmayıp sadece eliyle bir yudum alırsa bendendir.' Pek azı dışında hepsi ondan içti. O, beraberindeki inananlarla ırmağıgeçince, 'Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok,' dediler. ALLAH ile karşılaşacaklarına inananlar ise şöyle dediler: 'Sayıca az nice bölük, ALLAH'ın izniyle kalabalık bölükleri yenmiştir. ALLAH sabredenlerle beraberdir.'
  • Elmalılı Hamdi Yazır

    Vaktaki Talut ordu ile hareket etti, muhakkak, dedi: Allah sizi bir nehrile imtihan edecek, kim ondan içerse benden değil, kim onu tatmazsa işte o benden, ancak eliyle bir avuc alan müstesna, derken varır varmaz ondan içtiler, ancak içlerinden pek azı müstesna kaldılar, derken Talut ve maiyetinde iman edenler nehri geçtiler, o vakıt de «bizim bu gün Calut ile ordusuna takatımız yok» dediler, Allaha mülâki olacaklarına kani' olanlar ise şu cevabı verdiler «nice az bir cemiyet, çok bir cemiyete Allahın izniyle galebe çalmışlar, Allah sabırlılarla beraberdir»
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş)

    Talut ordusuyla hareket ettiği zaman: «Allah sizi bir ırmakla deneyecek, kim ondan içerse benden değildir. Kim ondan tatmazsa işte o, bendendir, ancak eliyle bir avuç alanlara izin var.» dedi. Derken oraya varır varmaz pek azı hariç hepsi ondan içtiler. Talut ve beraberinde iman edenler ırmağı geçtiler. O zaman da: «Bizim bugün Calut ve ordusuyla savaşacak gücümüz yok.» dediler. Allah'a ulaşacaklarına inananlar: «Nice az bir topluluk, Allah'ın izniyle sayıca çok bir topluluğu yenmiştir. Allah sabırlılarla beraberdir.» dediler.
  • Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

    Talut, ordu ile hareket edince dedi ki: «Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse, benden değildir. Kim de onu tatmazsa, işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka (bu kadarına ruhsat vardır).» Derken içlerinden pek azı hariç, hepsi de varır varmaz ondan içtiler. Talut ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde. «Bizim bugün, Calut ile ordusuna karşı duracak gücümüz yok.» dediler. Allah'a kavuşacaklarına inanıp, bilenler ise şu cevabı verdiler: «Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir.»
  • Fizilal-il Kuran

    Talut orduyla birlikte ayrılıp, çıktığı vakit dedi ki: “Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan tatmazsa şüphesiz ki bendendir. Yalnız eliyle bir avuç alanlar başka.” Derken onlardan birazı müstesna olmak üzere hepsi de ondan içiverdiler. Talut ve beraberindeki mü’minler ırmağı geçtikleri vakit dediler ki: “Nice az bir topluluk Allah’ın izniyle pek çok fırkaları mağlup etmişlerdir. Allah sabredenlerle beraberdir.”
  • Gültekin Onan

    Talut orduyla birlikte ayrıldığında (şöyle) dedi: "Doğrusu Tanrı sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tatmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber inananlarla (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Tanrı'ya kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Tanrı'nın izniyle galip gelmiştir. Tanrı sabredenlerle beraberdir."
  • Hasan Basri Çantay

    Vaktaki Taalut ordusiyle ayrılıb çıkdı, dedi ki: «Şübhesiz Allah sizi bir ırmakla imtihan edicidir, işte kim ondan (kana kana) içerse benden değil, kim onu tutmazsa artık o benden. Eliyle bir avuç alanlar başka (onlara müsâade var)». Derken (ırmağa varır varmaz), içlerinden birazı müstesna olmak üzere ondan (bol bol) içdiler. Nihayet o (Taalut) ve mahiyyetindeki mü'minler vaktaki onu (ırmağı) geçdiler, (beri yanda kalanlar) dediler ki: «Bugün bizim Câluta ve ordusuna karşı (duracak) takatimiz yokdur». (Âhiretde) muhakkak Allâha kavuşacaklarını bilenler (ve itaatle ırmağı geçenler) ise «Nice az bir cem'iyyet, daha çok bir cem'iyyete Allanın izniyle galebe etmişdir. Allah sabır (ve sebat) edenlerle beraberdir» dediler.
  • Hayrat Neşriyat

    Böylece Tâlût ordu(su)yla (Kudüs’ten) ayrılınca (onlara) şöyle dedi: 'Muhakkak ki Allah, sizi bir nehirle (de) imtihân edicidir. Buna rağmen kim ondan içerse, artık benden değildir. Eliyle bir avuç alan müstesnâ, kim de ondan (izin verilenden fazlasını) tatmazsa, işte şübhesiz o bendendir!' Fakat içlerinden pek azı müstesnâ, (hepsi) ondan (kana kana) içtiler.Derken o ve berâberindeki îmân edenler onu (nehri) geçince, (sudan içenler): 'Bugün Câlût ve ordusuna karşı bizim tâkatimiz yoktur!' dediler. Gerçekten kendilerinin Allah’a kavuşacak kimseler olduklarını sezenler (yakinen inananlar) ise şöyle dediler: 'Nice az (sayıdaki)topluluk, (daha) çok (sayıdaki) cemâate Allah’ın izniyle galib gelmiştir!' Çünki Allah, sabredenlerle berâberdir.
  • İbni Kesir

    Talut orduyla birlikte ayrılıp çıktığı vakit dedi ki: Allah, sizi bir ırmakla deneyecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan tatmazsa şüphesiz ki bendendir. Eliyle bir avuç alanlar başka. Derken onlardan birazı müstesna olmak üzere hepsi de ondan içiverdiler. Talut ve beraberindeki mü'minler ırmağı geçtikleri vakit; bizim bugün Calut ve ordusuna karşı gücümüz yoktur, dediler. Mutlaka Allah'a kavuşacaklarını bilenlerse dediler ki: Nice az topluluk, Allah'ın izniyle pek çok topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.
  • Kadri Çelik

    Talut orduyla birlikte ayrıldıktan sonra, “Doğrusu Allah sizi bir ırmakla deneyecektir, ondan içen benden değildir, eliyle sadece bir avuç içen müstesna, kim ondan içmezse şüphesiz bendendir” dedi. Onlardan pek azı hariç, sudan içtiler. Kendisi ve beraberindeki iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar), “Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok” dediler. Allah'a kavuşacaklarını bilenler ise, “Nice az topluluk Allah'ın izniyle çok topluluğa üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir” dediler.
  • Muhammed Esed

    Ve Talut, kuvvetleriyle yola koyulduğunda "Bakın," dedi, "Allah sizi şimdi bir nehirle imtihan edecek: ondan içen benden olmayacak, onu tatmaktan sakınan ise benden olacaktır; ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affa mazhar olacaktır." Ancak, birkaçı dışında hepsi ondan (dolu dolu) içtiler.O ve ona inananlar nehri geçer geçmez ötekiler: "Calut ve kuvvetlerine karşı (koymak için) bugün hiç gücümüz yok!" dediler.(Ama) kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: "Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir! Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir." diye cevap verdiler.
  • Ömer Nasuhi Bilmen

    Vaktâ ki Tâlut, ordusu ile hareket etti. Dedi ki: «Allah Teâlâ sizi bir ırmak ile imtihan edecektir. İmdi her kim ondan içerse benden değildir ve her kim ondan tatmazsa o şüphesiz bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan müstesna.» Fakat onlardan birazı müstesna olmak üzere hepsi de ondan içiverdiler. Vaktâ ki Tâlût ve maiyetindeki imân edenler ırmağı geçtiler. Dediler ki: «Bizim bugün Câlût ile ordusuna karşı takatimiz yok.» Allah Teâlâ'ya mülâki olacaklarına kani olanlar ise dediler ki: «Nice az bir fırka, nice çok fırkalara Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Ve Allah Teâlâ sabredenler ile beraberdir.»
  • Ömer Öngüt

    Tâlut ordusuyla beraber ayrılınca: “Şüphesiz ki Allah sizi bir nehirle imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Ondan tatmayıp sadece eliyle bir avuç içenler bendendir. ” dedi. İçlerinden pek azı hariç olmak üzere hepsi o nehirden içtiler. Tâlut ve beraberindeki müminler nehri geçince: “Bugün bizim için Câlut ve ordusuna karşı koyacak hiç gücümüz yoktur. ” dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar ise: “Nice az bir topluluk Allah'ın izniyle pek çok topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir. ” dediler.
  • Şaban Piriş

    Talut, ordusuyla birlikte ayrıldığında: -Allah, sizi bir ırmakla deneyecektir. Kim sudan içerse benden değildir, sadece eliyle bir avuç almasından başka ondan tatmayan bendendir, dedi. Onlardan pek azı hariç o sudan içtiler. Nihayet Talut ve kendisiyle beraber iman edenler ırmağı geçince, ötekiler: -Bugün Câlût’a ve onun ordusuna karşı koyacak gücümüz yok, dediler. Rablerine kavuşacaklarını düşünenler ise: -Nice sayıca az topluluklar, Allah’ın izni ile sayıca çok olan toplulukları yenmişlerdir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.
  • Suat Yıldırım

    Talut ordusunu harekete geçirip sefere çıkınca askerlerine şöyle dedi: "Allah sizi, bir ırmakla imtihan edecektir: İmdi onun suyundan içen benden sayılmayacak; Sadece avucuyla aldığı miktar muaf olmak üzere, Kim onun suyunu içmezse o da benden sayılacaktır." Derken onların pek azı hariç, varır varmaz ondan içtiler. Talut ile yanındaki müminler ırmağı geçince O vakit beri yanda kalanlar "Bugün bizim Câlut ve ordusuna karşı duracak takatimiz yoktur" dediler. Ölümden sonra diriltilip Allah’ın huzuruna çıkacaklarını bilenler ise şöyle dediler:"Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah’ın izniyle, büyük cemaatlere galip gelmiştir. Doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir."
  • Süleyman Ateş

    Tâlût, askerleri(ni) yürütüp (ordugâhtan) çıkarınca dedi ki: "Allâh sizi bir ırmakla deneyecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Ondan (kana kana) tadmayıp sadece eliyle bir avuç alan bendendir." İçlerinden pek azı hariç, hepsi ondan içtiler. Nihâyet Tâlût ve kendisiyle beraber inananlar, ırmağı geçince: "Bugün Câlût'a ve askerlerine karşı bizim gücümüz yok." dediler. Allah'a kavuşacaklarına kanâat getirenler ise: "Nice az bir topluluk var ki, Allâh'ın izniyle çok topluluğa gâlib gelmiştir. Allâh, sabredenlerle beraberdir." dediler.
  • Tefhim-ul Kuran

    Talut, ordusuyla birlikte ayrıldığında dedi ki: «Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç avuçlayanlar hariç- onu tadmazsa o bendendir. Onlardan az bir bölümü dışında ondan içtiler. O, kendisiyle beraber iman edenlerle onu (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) : «Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok.» dediler. (O zaman) Elbette Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: «Nice az bir topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.»
  • Ümit Şimşek

    Tâlût ordusuyla sefere çıktığında onlara 'Allah sizi bir ırmakla sınayacak,' dedi. 'Ondan içen, benden değildir. Kim ondan içmezse işte o bendendir. Ancak bir avuç içen müstesna.' Pek azı hariç, hepsi ondan içti. Tâlût ve beraberindeki mü'minler ırmağı geçince, onlar, 'Bugün bizim Câlût ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok' dediler. Allah'a kavuşacaklarını bilenler ise dediler ki: 'Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle nice kalabalık topluluklara üstün gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.'
  • Yaşar Nuri Öztürk

    Tâlût, askerleriyle yola çıkınca dedi ki: "Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. O halde, ondan içen benden değildir. Ama onu tatmayan bendendir. Eliyle bir avuç alan kişi başka." Bunun ardından, pek azı müstesna olmak üzere ondan içtiler. Nihayet o ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçtiklerinde şöyle dediler: "Bugün bizim Câlût'a ve ordusuna karşı hiç bir gücümüz yoktur." Allah'a kavuşacaklarını düşünenler ise şöyle konuştular: "Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir."

KuranAra.com hakkında

33 farklı kuran mealini aynı anda okumanızı ve kıyaslamanızı sağlar, Kuran ayetlerinin Arapçasını okunaklı şekilde sunar. Arapça okunuşlarını Türkçe seslendirme karşılığıyla birlikte görebilmenize yarar. Hepsinden önemlisi, Çok uzun çalışmalar sonucu özel olarak geliştirilmiş arama motoru ile; Tüm kuran meallerini ve arapça karşılıklarını doğru ve hızlı şekilde aramanızı sağlar.