وَمَن يَرْغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلاَّ مَن سَفِهَ نَفْسَهُ وَلَقَدِ اصْطَفَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
ve men
ve kim
yergabu
rağbet etmez, yüz çevirir, uzaklaşır
an milleti ibrâhîme
İbrâhîm'in dîni
illâ
ancak, den başka
men
kim
sefihe
sefih oldu, akılsız oldu, cahillik etti
nefse-hu
nefsini, kendini
ve lekad
ve andolsun
istafeynâ-hu
biz onu seçtik
fî ed dunyâ
dünyada
ve inne-hu
ve muhakkak ki o
ve fî el âhireti
ve ahirette
le
elbette, mutlaka, kesinlikle
min es sâlihîne
salihlerden, salâha ulaşmışlardan