وَقَالَتْ أُولاَهُمْ لأُخْرَاهُمْ فَمَا كَانَ لَكُمْ عَلَيْنَا مِن فَضْلٍ فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْسِبُونَ
ve kâlet
ve dedi (dediler)
ûlâ-hum
onların evvelkileri
li uhrâ-hum
onların sonrakilere
fe
böylece, öyleyse, artık
mâ kâne lekum
sizin yoktur
aleynâ
bize
min fadlin
üstünlükten (bir üstünlük)
fe zûkû el azâbe
o zaman, öyleyse azabı tadın
bi-mâ
şeyler sebebiyle
kuntum teksibûne
kazanmış olduğunuz