وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
ve lekad
ve andolsun ki
zere'nâ
yarattık, hazırladık
li cehenneme
cehennemi
kesîran
çok
min el cinni
cinlerden
ve el insi
ve insanlar
lehum
onların vardır
kulûbun
kalpler
lâ yefkahûne
fıkıh edemezler, idrak etmezler
bi-hâ
onunla
ve lehum
ve onların vardır
a'yunun
gözler
lâ yubsırûne
görmezler
bi-hâ
onunla
ve lehum
ve onların vardır
âzânun
kulaklar
lâ yesmeûne
işitmezler
bi-hâ
onunla
ulâike
işte onlar
ke el en'âmi
hayvanlar gibi
bel hum
hayır onlar, hatta onlar
edallu
daha çok dalâlette
ulâike
işte onlar
hum el gâfilûne
onlar gâfil olanlar, gâfiller