ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُواْ إِلاَّ بِحَبْلٍ مِّنْ اللّهِ وَحَبْلٍ مِّنَ النَّاسِ وَبَآؤُوا بِغَضَبٍ مِّنَ اللّهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُواْ يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللّهِ وَيَقْتُلُونَ الأَنبِيَاء بِغَيْرِ حَقٍّ ذَلِكَ بِمَا عَصَوا وَّكَانُواْ يَعْتَدُونَ
duribet
vuruldu
aleyhim
onların üzerine
ez zilletu
zillet
eyne mâ
nerede olursa
sukıfû
bulunurlar
illâ
...'den başka, hariç
bi hablin min allâhi
Allah'tan bir ip
ve hablin
ve bir ip
min en nâsi
insanlardan
ve bâû
ve uğradılar
bi gadabin
gazaba
min allâhi
Allah'tan
ve duribet
ve vuruldu
aleyhim
onların üzerine
el meskenetu
miskinlik
zâlike
bu
bi enne-hum
onların ... olmaları
kânû
oldular
yekfurûne
inkâr ediyorlar
bi âyâti allâhi
Allah'ın âyetlerini
ve yaktulûne
ve öldürüyorlar
el enbiyâe
peygamberler
bi gayri hakkın
haksız yere
zâlike bimâ
işte bu ... sebebiyle
asav
isyan ettiler
ve kânû
ve oldular
ya'tedûne
aşırı gidiyorlar, haddi aşıyorlar