وَلَوْ دُخِلَتْ عَلَيْهِم مِّنْ أَقْطَارِهَا ثُمَّ سُئِلُوا الْفِتْنَةَ لَآتَوْهَا وَمَا تَلَبَّثُوا بِهَا إِلَّا يَسِيرًا
ve lev
ve şâyet, eğer
duhılet
girildi
aleyhim
onların üzerine
min aktâri-hâ
onun kenarlarından, yan taraflarından
summe
sonra
suilû
istendi
el fitnete
fitne
le
elbette, mutlaka
âtev-hâ
ona geldiler
ve mâ telebbesû
ve kalmazlar
bihâ
orada
illâ
dışında, hariç
yesîren
az