فَلَمَّا أَن جَاء الْبَشِيرُ أَلْقَاهُ عَلَى وَجْهِهِ فَارْتَدَّ بَصِيرًا قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
fe
böylece
lemmâ
olduğu zaman
en câe
gelmek
el beşîru
müjdeci
elkâ-hu
attı, koydu, sürdü
alâ vechi-hî
onun yüzüne
fertedde
hemen geri döndü
basîrâ
görme hassası
kâle
dedi
e lem
olmadı mı
ekul
ben dedim, söyledim
lekum
size
in-nî
gerçekten ben
a'lemu
biliyorum, bilirim
min allâhi
Allah'tan (vahiy olarak)
mâ lâ ta'lemûne
sizin bilmediğiniz şeyleri