وَتَوَلَّى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا أَسَفَى عَلَى يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ فَهُوَ كَظِيمٌ
ve tevellâ
ve yüz çevirdi
an-hum
onlardan
ve kâle
ve dedi
yâ esefâ alâ yûsufe
ey Yusuf'a olan esefim (üzüntü)
ve ebyaddat
beyaz oldu, ağardı
aynâ-hu
onun gözleri (onun iki gözü)
min el huzni
hüzünden
fe huve
böylece o, artık o
kezîmun
üzüntüsünü saklayan