وَمِنْهُمُ الَّذِينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيِقُولُونَ هُوَ أُذُنٌ قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَّكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ آمَنُواْ مِنكُمْ وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّهِ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
ve min hum
ve onlardan
ellezîne yu'zûne
eza, eziyet eden kimseler
en nebiyye
nebî, peygamber
ve yekûlûne
ve derler
huve
o
uzunun
bir kulakdır (kulak gibidir), dinleyendir (dinlediğine inanandır)
kul
de ki, söyle
uzunu hayrin
hayrın kulağıdır, hayrı işitendir
lekum
sizin için
yu'minu
inanır
bi allâhi
Allah'a
ve yu'minu
ve inanır
li el mu'minîne
mü'minlere
ve rahmetun
ve bir rahmettir
li ellezîne âmenû
âmenû olan kimseler için
min-kum
sizden
ve ellezîne yu'zûne
ve eziyet eden kimseler
resûle allâhi
Allah'ın resûlü
lehum
onlar için
azâbun elîmun
elîm (acı) bir azap