لَقَدْ كَانَ لِسَبَإٍ فِي مَسْكَنِهِمْ آيَةٌ جَنَّتَانِ عَن يَمِينٍ وَشِمَالٍ كُلُوا مِن رِّزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ
lekad
andolsun
kâne
oldu
li sebein
Sebe (halkı) için
fî
içinde, vardır
meskeni-him
onların meskenleri, meskûn oldukları, yerleştikleri yerler
âyetun
bir âyet, ibret
cennetâni
iki bahçe
an yemînin
sağdan
ve şimâlin
ve soldan
kulû
yeyin
min rızkı
rızkından
rabbi-kum
Rabbinizin
veşkurû
ve şükredin
lehu
ona
beldetun
bir belde, şehir
tayyibetun
temiz, hoş, güzel
ve rabbun
ve bir Rab
gafûrun
gafur olan, mağfiret eden, günahları sevaba çeviren