وَلَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُم مَّا يَكُونُ لَنَا أَن نَّتَكَلَّمَ بِهَذَا سُبْحَانَكَ هَذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ
ve lev lâ
ve olmasaydı, olmaz mıydı, olması gerekmez miydi
iz
olduğu zaman
semi'tumû-hu
onu işittiğiniz
kultum
dediniz
mâ yekûnu
olmaz
lenâ
bize, bizim için
en netekelleme
bizim söylememiz
bi hâzâ
bunu
subhâne-ke
sen sübhansın
hâzâ
bu
buhtânun
uydurulmuş iftira
azîmun
büyük