وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ
ve enzir-hum
ve onları uyar
yevme el âzifeti
yakın olan gün, yaklaşan gün
iz(i)
o zaman, olduğu zaman
el kulûbu
kalpler
ledâ
yanında
el hanâciri
hançereler (boğaz, gırtlak)
kâzımîne
korkmuş olarak, korkuyla
mâ
yoktur
li ez zâlimîne
zalimlere, zalimler için
min
den
hamîmin
samimi dost, yakın dost
ve lâ
ve yoktur
şefîin
şefaatçi
yutâu
tâbî olunur, hatırı geçer, sözü kabul edilir