وَأَنذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْتِيهِمُ الْعَذَابُ فَيَقُولُ الَّذِينَ ظَلَمُواْ رَبَّنَا أَخِّرْنَا إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ نُّجِبْ دَعْوَتَكَ وَنَتَّبِعِ الرُّسُلَ أَوَلَمْ تَكُونُواْ أَقْسَمْتُم مِّن قَبْلُ مَا لَكُم مِّن زَوَالٍ
ve enzir
ve uyar
en nâse
insanlar
yevme
gün
ye'tî-him
onlara gelecek
el azâbu
azap
fe yekûlu
o zaman der, söyler
ellezîne zalemû
zulmeden kimseler
rabbe-nâ
Rabbimiz
ahhir-nâ
bizi ertele, tehir et
ilâ ecelin
bir süreye kadar
karîbin
yakın
nucib
icabet edelim
da'vete-ke
senin davetine
ve nettebii
ve biz tâbî olalım
er rusule
resûllere
e ve lem tekûnû
ve, siz olmadınız mı, siz değil misiniz
aksemtum
yemin ettiniz (kasem ettiniz)
min kablu
önceden, daha önce
mâ lekum
sizin için yoktur
min zevâlin
bir zeval, zail olma, gitme (yer değiştirme: bir yerden bir yere gitme, dünya yurdundan ahiret yurduna intikal etme)