قَالَتْ يَا وَيْلَتَى أَأَلِدُ وَأَنَاْ عَجُوزٌ وَهَذَا بَعْلِي شَيْخًا إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عَجِيبٌ
kâlet
dedi
yâ veyletâ
vay, heyhat, hayret
e elidu
ben mi doğuracağım
ve ene
ve ben
ecûzun
yaşlı, ihtiyarım
ve hâzâ
ve bu
ba'lî
kocam, zevcim, eşim
şeyhan
ihtiyar, şeyh
inne hâzâ
muhakkak ki bu
le şey'un
elbette bir şeydir
acîbun
şaşırtıcı, acayip