أَلا إِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُواْ مِنْهُ أَلا حِينَ يَسْتَغْشُونَ ثِيَابَهُمْ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
e lâ
değil mi
inne-hum
muhakkak, gerçekten onlar
yesnûne
bükerler
sudûra-hum
göğüslerini
li yestahfû
gizlemek için
min-hu
ondan
e lâ
değil mi
hîne
o zaman, o vakit, böylece
yestagşûne (gışave)
perde (örtü) yaparlar, perdelerler : (perde)
siyâbe-hum
elbiselerini
ya'lemu
bilir
mâ yusirrûne
gizledikleri şeyler (sır olanlar)
ve mâ yu'linûne
ve açıkladıkları şeyler (aleni olan şeyler)
inne-hu
muhakkak o
alîmun
bilir
bi zâti es sudûri
göğüslerde, sinelerde olanı