وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَدْعُونَ مِن قَبْلُ وَظَنُّوا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٍ
ve dalle
ve saptı, uzaklaşıp gitti
an-hum
onlardan
mâ
şey
kânû
oldular
yed'ûne
tapıyorlar
min kablu
önceden
ve zannû
ve kuvvetle zannettiler (anladılar)
mâ
yok, olmaz
lehum
onlar için
min mahîsın
kaçacak yerden