وَهُوَ الَّذِي كَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ عَنْهُم بِبَطْنِ مَكَّةَ مِن بَعْدِ أَنْ أَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا
ve huvellezî
ve o ki, ve o ...dır
keffe
çekti
eydiye-hum
onların elleri
an-kum
sizden
ve eydiye-kum
ve sizin elleriniz
an-hum
onlardan
bi-batni
batında, ortasında
mekkete
Mekke
min ba'di
sonradan, sonra
en azfere-kum
sizi muzaffer kılması
aleyhim
onların üzerine, onlara karşı
ve kâne
ve oldu, ...dır
allâhu
Allah
bimâ
şeyleri
ta'melûne
yapıyorsunuz
basîren
(en iyi, çok iyi) gören