وَلَهُ الْكِبْرِيَاء فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
ve lehu
ve onun, ona mahsus
el kibriyâu
ululuk, azamet, büyüklük
fî es semâvâti
semalarda, göklerde
ve el ardi
ve arz, yeryüzü, yer
ve huve
ve o
el azîzu
azîz, yüce
el hakîmu
hakîm, hüküm ve hikmet sahibi